
Vatikan’da 8 Mayıs Perşembe günü akşam saatlerinde Sistine Şapeli’nin bacasından yükselen beyaz duman, yeni papanın seçildiğini ilan etti. Ardından Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasına çıkan Baş Diyakoz Kardinal Dominique Mamberti, “Habemus Papam” (Bir papamız var) sözleriyle tüm dünyaya yeni ruhani lideri duyurdu: Papa Leo XIV.
Katolik Kilisesi’nde bir ilk: ABD doğumlu ilk papa
Seçilen isim, ABD’nin Chicago kentinde doğan ve uzun yıllar Peru’da görev yapan Kardinal Robert Francis Prevost oldu. Yeni papa, locaya çıkarak halka İtalyanca, İspanyolca ve Latince seslendi. İlk cümlesi ise Hristiyan inancında özel bir anlam taşıyan şu söz oldu: “Barış sizinle olsun.”
Papa Leo XIV, yaptığı konuşmada, “Aziz Petrus’un halefi olarak beni seçen kardeş kardinallere teşekkür ediyorum. Birlikte yürüyeceğimiz bu yolda kilisemizi barış ve adalet içinde bir arada tutmak için çalışacağım” ifadelerini kullandı.
Leo XIV ismi ne anlama geliyor?
Papa Prevost’un Leo XIV ismini seçmesi, birçok gözlemciye göre sembolik bir tercih. Zira Papa Leo XIII, 19. yüzyıl sonlarında görev yapmış, entelektüel yaklaşımları ve modern değerlerle kilise arasında köprü kurma çabalarıyla tanınmıştı. Yeni papanın da benzer bir çizgi izleyeceği yorumları yapılıyor.
48 saatte seçildi: Oylamada kimler öne çıktı?
Konklav süreci bu kez 48 saatten kısa sürdü. Dört turda tamamlanan oylamada, 80 yaş altı kardinal seçmenlerin en az üçte ikisinin oyunu almayı başaran Prevost, Katolik Kilisesi’nin 267. papası oldu.
Papa Francis döneminde Vatikan Devlet Sekreterliği görevini yürüten Kardinal Pietro Parolin, seçim öncesinde güçlü adaylar arasında yer alıyordu. Onun dışında Kardinal Peter Turkson (Gana), Robert Sarah (Gine) ve Fridolin Ambongo (Kongo) da seçilselerdi 1500 yıl sonra ilk kez Afrika kökenli bir papa olarak tarihe geçeceklerdi.
Papa Francis’in ardından
88 yaşında hayata veda eden Papa Francis, 21 Nisan 2025’te Paskalya Pazartesi günü çift taraflı zatürre ve karmaşık bir akciğer enfeksiyonu nedeniyle yaşamını yitirmişti. Vatikan’dan yapılan açıklamada, “Tüm yaşamını Rab’be ve Kilise’ye hizmete adadı. Özellikle yoksullar ve dışlananlar için gösterdiği evrensel sevgiyle örnek oldu” denilmişti.