1881 yılında Selanik’te dünyaya gelen Mustafa Kemal, küçük yaşta babasını kaybetmesine rağmen eğitimine ara vermedi. Şemsi Efendi Mektebi’nde başlayan öğrenim hayatı, Manastır Askeri İdadisi ve İstanbul Harp Akademisi’nde devam etti. 1905’te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olduğunda, yalnızca bir subay değil, gelecekte bir ulusun kaderini değiştirecek bir liderdi.
Selanik’ten Anadolu’ya uzanan bir önderlik yolculuğu
Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Anafartalar’da kazandığı zaferlerle askeri dehasını kanıtladı. “Cephaneniz yoksa süngünüz var” sözleri, yalnız bir savaş meydanında değil, milletin kalbinde yankı buldu.
Bağımsızlık için yola çıkan bir lider
Osmanlı’nın yenilgilerle sarsıldığı günlerde, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak milli direnişi başlattı.
Amasya Genelgesi’yle “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek halkı bir araya getirdi. Erzurum ve Sivas kongreleriyle milli iradenin temelleri atıldı; Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisi, özgürlüğün simgesi haline geldi.
Cumhuriyetle taçlanan bir devrim
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.
Atatürk, yalnızca bir yönetim biçimi değil, çağdaş bir yaşam anlayışı kurdu. Kadınlara seçme-seçilme hakkı verdi, laik ve bilim temelli bir eğitim sistemi kurdu, ekonomiyi kalkındırmak için sanayi planlarını hayata geçirdi.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen Atatürk, yeni Türkiye’nin yolunu bilimin ışığıyla çizdi.
Ebedi lider, ölümsüz miras
10 Kasım 1938 sabahı Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yuman Atatürk, yalnızca bir ülkenin kurucusu değil, bir çağın simgesi olarak tarihe geçti.
Cenazesi 1953’te Anıtkabir’e taşındı ve o günden bu yana milyonlarca insan, her 10 Kasım’da Anıtkabir’e akın ederek minnettarlığını dile getiriyor.
Bugün Türkiye, onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine, akla ve bilime dayalı vizyonuna sahip çıkarak yoluna devam ediyor.



